Adıyaman’da Depremin Beşinci Gününde Umutsuz Bekleyiş Sürüyor… Yakınlarını Kefensiz Gömdüğünü Söyleyen Depremzede: “Patron Benim Görüşürüz”
TAMER ARDA ERSİN
Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesinde depremzedelerin acılı bekleyişi beşinci gününde de devam ediyor. İki gün aç susuz beklediklerini ve cesetlerini kefensiz toprağa gömdüklerini söyleyen bir vatandaş, “Beni ölüme terk ettiler, ben de onları vicdanlarına bıraktım. Ama patron benim. patron görüşürüz bakalım.” Enkaz altında 60 yakınını kaybettiğini söyleyen bir başka vatandaş ise telekomünikasyon şirketlerinin iletişimini kesmesine tepki göstererek, “Yazık değil mi. 3 operatör hep ‘İşte bu’ diye mesajlar atıyor. burası deprem bölgesi, salmak zorundasın, ailelerimize ulaşmadı abi, ben kardeşlerime nasıl sesleneceğim? O sordu.
Kahramanmaraş’ın merkezinde son yüzyılın en büyük depremi olarak gösterilen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremle birlikte 10 ilde önemli can kaybı meydana geldi. Sağlık Bakanlığı’nın son verilerine göre Adıyaman’da 3 bin 105 kişi hayatını kaybetti.
Adıyaman Gölbaşı ilçesindeki depremzedelerin aktardığına göre; 3. gün enkaz çalışması başladı. Depremin üzerinden 106 saat geçmesine rağmen temel gıda, su, ısınma, bebek maması, çocuk bezi, ilaç, seyyar tuvalet, yakacak gibi hayati ihtiyaç maddeleri hala büyük bir ihtiyaç içinde ve ulaşılamıyor.
“HER ŞEY ÇİZGİ, İNSANLAR SOĞUKTAN ÖLÜYOR”
Vatandaşlar meydanda bırakılan kıyafetleri seçiyor. Vatandaşlar, yiyecek ve giyecek dağıtımında “koordinasyon eksikliği” olduğunu söylüyor. .
KABUK YOK, “OLDUĞU GİBİ GÖNDERİYORUZ”
Enkaz altından çıkardığı yakınları için kefen bulamayınca “Cesetlerini olduğu gibi yere atıyoruz” diyen bir vatandaşın şu sözleri acı gerçeği özetliyor:
“Üçüncü gün tek başıma çıkardım. Bu soğukta cenazelerimiz kokuyordu. Yıkayamıyoruz. Saracak kefen bulamıyoruz. Gömecek odun bulamıyoruz. olduğu gibi atın. Bu bize ağır geliyor. Elimle gömdüm. Battaniyeye gömüyoruz.”
“ONLAR BENİ ÖLÜME BIRAKTILAR, BEN ONLARI BİLİNÇLERİNE BIRAKTIM”
İki gün aç susuz beklediklerini ifade eden vatandaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İnternet, telefon… Yardım istenecek bir şey yoktu. O halde bekledik. Çocukların hepsi nezle. İlaç da alamıyoruz. Doktora götüremiyoruz. Hastanelerde daha kötüleri var.” Bu çadırlarda kalmıyorlar, bizim küçük çocuklarımız var, lütfen, lütfen konteynerler bizim için… Çadırların altına yağmur yağsın.” Yağmur yağıyor, su geliyor. Kar yağıyor, su geliyor. Su sıkıntısı çekiyoruz, duş alamıyoruz. İç giyim konusunda büyük bir sorunumuz var. ‘Ödemezsen faturanı keseceğiz’ diyorlar. Ben işverenim. Ben işverenim, göreceğiz. Gel ve gör.”
“GSM OPERATÖRLERİNE YALANLAR, Ayıp Mı?”
60 yakınını kaybettiğini söyleyen bir başka vatandaş ise telekomünikasyon şirketlerine kızarak şöyle devam ediyor:
“GSM operatörlerine yazıklar olsun” diyen vatandaş, “Hala mesaj atıyorlar. ‘Şu kadar GB kaldı’ diyorlar. Ancak sınırsız yapsınlar Yazık değil mi 3 operatör hep ‘Bu kadarı kaldı’ diye mesaj atıyor “Burası deprem bölgesi, orayı boşaltmanız lazım. Ailelerimizin eline geçmedi. Bir telefon görüşmesi yapmam ve internete bağlanmam gerekiyor. Kardeşimi ve kardeşlerimi nasıl arayabilirim?”
“Soba verilir, odun verilmez, odun verilir, kömür verilmez”
Bir delikanlı şikayet ediyor, “Ocak veriliyor, odun verilmiyor. Odun veriliyor, kömür yok. Yakacak yardımı yok.”